Daha alınan ilk yudumla birlikte alkol ağız ve yemek borusu ile temas eden alkol ciddi oranda kana karışabileceği ilk durak olan mideye ulaşır. Ardından ise kana karışma oranının en yksek olduğu ince bağırsağa geçer. Büyük kısmı ince bağırsakta kana karışan alkol kanın sulanmasına ve akışkanlığının artmasına sebep olur.
Sonrasında kana karışmış olan alkol merkezi sinir sistemini hızlı bir şekilde etkiler. Kan sayesinde beyne ulaşan alkol sinir hücrelerini etkileyerek vücuttaki mesaj iletimini yavaşlatır. İçmeye devam edilmesi durumunda vücuttaki oranı gitgide artan alkol beyindeki görme, denge, konuşma ve muhakeme ile ilgili sinir merkezlerini olumsuz yönde etkilemeye başlar.
Bu sırada alkolün vücuttaki bu baskılayıcı etkilerini yenebilmek amacıyla vücut savunmaya geçerek kalp kasını zorlayıp ve nabız artışına sebep olur. İçmeye devam edilmesi ile yavaş yavaş şuur kaybı meydana gelecektir. Olaki alkol alınması bırakılmayıp içmeye devam edilmesi durumunda kandaki alkol oranı hızla artacağından alkol zehirlenmesi seviyesine ulaşılabilecektir. Bu durumda solunum yetmezliğinden kaynaklı ölüm kaçınılmaz olacaktır.
Alkolün vücutta yakılması oldukça yavaş gerçekleşir. 100 gram saf alkol insan vücudunda yaklaşık olarak 10 saatte yakılır. Karaciğerin yaktığı her 1 gram alkol için yaklaşık 7.1 kilokalori açığa çıkar. Yapılan araştırmalara göre Amerika’da insanlar kalori ihtiyacının yüzde 10’unu alkolden karşılamaktadır. Alkoliklerde bu oran yüzde 50 olup ciddi beslenme bozukluklarının görülmesine sebep olmaktadır. Alkol karaciğer yetmezliğine sebep olmakla kalmayıp kalp hastalığı ve kanser riskininde artmasına sebep olmaktadır. Beyinde hücre kaybına yol açan alkol, uzun süre kullanımda beyin hücrelerindeki dejenerasyonun artmasına sebep olur, psikiyatrik bozuklukların başlamasına sebep olur.
Ancak alkolün en büyük etkisi tabiki sağlığı bozmasıdır. Ancak atasözünde de söylenildiği gibi “Şişede durduğu gibi durmaz”. Bu sebeptendir ki aileleri ve arkadaşlıkları parçalar, hapishane ve hastaneleri doldurur.